Güvenle Zor Sırları Konuşmak

4
Share
Copy the link

Okulun eski kütüphanesi gün batımında sessizleşmişti. Raf aralarında dolaşan Leyla, elindeki defteri sıkıca kavrıyordu. Sayfalar, aylardır kimseye açamadığı düşüncelerle doluydu. Bir sır, ne kadar üzerine kapatmaya çalışsa da kalbinin kapaklarını zorlayarak yüzeye çıkıyordu. O akşam, rehberlik odasının ışığı hâlâ açıktı. Leyla, “Şimdi olmazsa ne zaman?” diye fısıldadı ve kapıyı çaldı.

Danışman Arda Bey, sakin bakışıyla onu içeri davet etti. “Zor bir gün mü?” diye sordu. Leyla başını salladı. “Konuşmak istiyorum ama yanlış anlaşılmaktan korkuyorum.” Arda Bey kısa bir duraksamadan sonra, “Burada acele yok,” dedi. “İstersen önce duygunu bir kelimeyle adlandıralım.” Leyla düşündü: “Karmaşa.”

Küçük bir adımla başlayan konuşma, giderek netleşen cümlelere dönüştü. Leyla, yaşadığı karışıklığı anlatırken Arda Bey, yargılamadan dinledi; araya yalnızca açıklayıcı sorular ekledi: “Bu duygu ne zaman belirginleşti?”, “Sence sana en çok ne iyi gelir?” Leyla, cümleleri durulaştıkça nefesinin de düzenlendiğini fark etti. “Galiba en çok ihtiyacım olan şey, güvenle anlatabileceğimi bilmekti,” dedi.

Arda Bey, empatiyle başını salladı. “Güven, sözcükleri taşıyan zemin gibidir. Zemin sağlam olduğunda, en ağır cümle bile devrilmeden durabilir.” Sonra somut bir plan yaptılar: Leyla, duygusunu yazıyla düzenlemeye devam edecek, güvendiği bir yetişkinden destek alacak ve gerekirse okulun destek birimleriyle adım adım ilerleyecekti. Plan, büyük bir düğümü tek seferde çözmek yerine, küçük halkaları sırasıyla gevşetmeyi hedefliyordu.

Günler içinde Leyla’nın yüzündeki gerginlik azaldı. Kütüphanede karşılaştıklarında Arda Bey’e “Konuşmak, sırrı büyütmüyormuş; tam tersine nefes alacak yer açıyormuş,” dedi. O an, ikisi de iletişimin en güçlü yanını tekrar gördü: Empati, kapalı kapıları anahtarsız açabilirdi.

Bu hikâye, ağır duygularla baş ederken kuşaklar arası empatinin ve güvenli konuşma alanlarının önemini hatırlatır. Zor bir sır, uygun çerçeve ve doğru kişilerle paylaşıldığında tehdide dönüşmek zorunda değildir; bazen çözümün başlangıcı olur. Empati, yargısız dinleme ve küçük, sürdürülebilir adımlar… İyileşmenin dili çoğu zaman budur.

Comments

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir